Sara YANAROCAKBizans İmparatoru Büyük Konstantin`in iktidarı döneminde (M.S. 306-337) Hıristiyan Dini tüm Roma İmparatorluğu coğrafyasının üzerinde en baskın ve İmparatorluğun resmi dini haline geldi. İmparatorun kendisi de ölüm döşeğinde vaftiz olarak, Hıristiyan olarak öldü"
1944ün Mayıs ve Eylül aylarında Auschwitz-Birkenau Kampında yaklaşık bir milyon Yahudi öldürülmüştür. Bunların çoğu Macar Yahudisi idi. Kampın yeraltı örgütü, Ekim 1944te ayaklandı ve krematoryumları berhava etti. Yaklaşan Sovyet Ordusuna iz bırakmamak isteyen SSler, geri kalanları yıktılar. Naziler henüz Macar Yahudileri sorununu da halletmemişlerdi. Naziler Macar hükümetine baskı yaparak Budapeşteye Eichmann adında bir vali atadılar. Yahudilerin tüm hakları ellerinden alındı. Sonra Yahudiler, kendi konseyleri olan Judenratlarların organizasyonu ile toplama kamplarına gönderildiler. Kızılordu gelmeden bunların büyük bir kısmı imha edildi.
Müttefiklerin savaş sonuna kadar nihai çözüm konusunda bilgi alamadıkları ileri sürülmüştü. Bu konuda sayısız rapor alıyorlardı. Müttefiklerin kampların havadan çekilmiş fotoğraflarında krematoryum bacaları görünmekle beraber, buna aldırış edilmemesi esef vericidir. Soykırımın ölüm istatiği ise şöyledir: Fransa: 83.000, Lüksemburg: 700, Belçika: 24.000, Hollanda: 106.000, Danimarka: 120, Norveç: 868, Almanya: 125.000, Avusturya: 70.000, İtalya: 7.500, Yunanistan: 65.000, Yugoslavya: 60.000, Romanya: 264.000, Macaristan: 300.000, Çekoslavakya: 277.000, Estonya: 1.000, Polonya, Doğu Sovyetler: 4.565.000, Toplam: 6 milyon dolayları.
1945te Nazi savaş suçlularını yargılamak için bir uluslararası mahkeme Nürnberg kentinde oluşturuldu. Mahkeme 12 kişiyi yargıladı. Rudolf Hess dahil üç kişi ömür boyu hapse mahkum oldu. Diğerleri hafif cezalara çarptırıldı, dördü beraat etti. Hitler, Himmler, Göring intihar etmişti. Bu kadar suçlu varken yapılan cezalandırma hiçbir şeydi. Adolf Eichmann ise Mossad tarafından yakalandı ve 1962de İsrailde idam edildi.
Savaştan sonra dahi (çoğu artık mevcut olmayan) evlerine dönebilen az sayıda Yahudiye de yerel halk antisemitik tutumunu terk etmemiştir. Bu da yetmezmiş gibi, soykırımı inkar eden bir tarihçiler ve polemikçiler ekolü türemiştir. Örneğin Fransız sosyalisti Paul Rassiniere göre Nazilerin soykırım politikası yoktur, gazla öldürme yoktur, ölümler nakliye sırasında olmuştur. Halbuki Avrupadaki Yahudilerden doğuya gidenler, bir daha geri dönmemişlerdir. Kurşuna dizilmek veya gaz odası için sırada bekleyenlerin fotoğrafları mevcuttur. Nazilerin krematoryumları gösteren teknik çizimleri vardır. Kamplardan sağ kalanlar vardır. Ancak revizyonistlerin söylemleri, Yahudi aleyhtarlığını daha da yeşertmektedir.
Din bilginleri (teologlar), yıllarca bu felaketin üzerinde kuramlar geliştirdiler. Milyonlarca suçsuz kadın ve çocuk da katledilmişti Holokostta katledilenlerin çoğu da üstelik dindardı... Dinsel seçilmişlik yerine evrensel liberalizmin eşitliği felsefesinin güdülmesi iiflas etmişti! Nitekim 19. Yüzyılın ilk yarısında Berlin Yahudilerinin yarısı vaftiz olmuştu. Nazi vahşetinden önce Alman Yahudi cemaati Almanyaya tamamen entegre olmuştu. Dvinskli Rebi Meir Simha, Meşeh Hohma adlı yapıtında (1925) şöyle yorum yapıyordu: Aydın Yahudi, Kudüsü Berlinle değişmişti. Onun için onu yerinden sökecek bir fırtına gelecekti.
Yahudi teologlarının çoğu, Holokostta katledilenlerni çoğunun suçlu bir dünyanın suçsuz kurbanları olduğunda ve Holokostun en önemli sonucunun ve kefaretinin İsrailin doğuşu olduğunda hemfikirdirler. Holokostun unutulmayıp canlı tutulması için Toranın Zahor (hatırla) emri uyarında devamlı çalışmalar yapılmaktadır. Ayrıca antisemitizm daima asimilasyonla beraber yürümektedir.Nitekim Emanuel Hartom, Holokostun Yahudilerin Toranın dışına çıkarak işledikleri günahların gecikme cezası olduğunu belirtir. Bütün bunlara rağmen Yahudi din adamları, Hıristyanların suçunu ve Yahudilerin iman gücünün tekrar sınanmayacak derecede güçlü oluduğunu kabul etmişlerdir.
Kaynakça: "Yahudilik Ansiklopedisi", Cilt I, II, III, Yusuf Besalel